Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Ramazan ayının bereketli günlerinde yaşanan bu olay, ibadetlerin zahiri ve batını arasındaki farkı çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Behlül Dânâ‘nın hikmetli yaklaşımı, yine toplumsal gerçeklere ışık tutuyor.
Hârun Reşit bir Ramazan günü Behlül‘e şu tembihte bulundu:
“Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.”
Akşam oldu, namaz kılındı. Namazdan sonra Behlül, yanında sadece 5-10 kişilik küçük bir grupla saraya döndü.
Hârun Reşit şaşkınlıkla sordu:
“Behlül, bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir sofralık bile adam getirmemişsin.”
Behlül sakinlikle şu açıklamayı yaptı:
“Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra ben cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu sordum. Onu da bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen demek ki yalnız bunlarmış…”
Bu olay, günümüzde de sıkça karşılaştığımız bir durumu yansıtıyor: Görüntü ile gerçek arasındaki fark. Behlül Dânâ’nın uyguladığı bu basit test, ibadetin sadece fiziksel bir varlık göstermek değil, kalp ve zihinle tam bir katılım gerektirdiğini ortaya koyuyor.
Camiye gelenlerin çoğu oradaydı, ancak kaç tanesi gerçekten namaza odaklanmış, imam hangi sureyi okuyor diye dikkat kesilmişti? Bu soru, ibadetlerimizin kalitesini sorgulamamız için önemli bir ipucu sunuyor.
Hikaye aynı zamanda Behlül Dânâ‘nın kelime oyunlarındaki ustalığını da gösteriyor. “Namaza gelen” ile “camiye gelen” arasındaki ince farkı yakalayarak, hem halifenin talimatını yerine getirmiş hem de derin bir ders vermiş oluyor.
Bu anı bize şunu hatırlatır: Asıl olan, ibadet esnasında bedenimizin değil, kalbimizin ve zihnimizin orada olmasıdır. Gerçek ibadet, tam bir farkındalık ve huşu ile yapılandır.