Behlül Dânâ ve Cehennem Ateşi: Kendi Kaderimizin Mimarları

Behlül Dânâ‘nın hikmetli sözleri, bazen en sade örneklerle en derin hakikatleri anlatabiliyordu. Cehennem ateşi hakkındaki bu hikayesi, insanın kendi ahiretini nasıl inşa ettiğine dair çarpıcı bir perspektif sunuyor.


Hikaye

Behlül uzunca bir süre ortalarda görünmedi. Sonra bir gün, üstü başı toz toprak içinde, uzun bir yolculuktan dönmüş haliyle ortaya çıktı ve doğruca Halife Hârun Reşit‘in huzuruna çıktı.

Hârun Reşit merakla sordu:

“Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun böyle?”

Behlül sakin bir şekilde cevap verdi:

“Cehennemden geliyorum ey hükümdar.”

Halife şaşkınlıkla:

“Ne işin vardı cehennemde?”

“Evde tandıra ateş lazım oldu da, ateş almaya gittim.”

Halife gülümseyerek:

“Peki, getirdin mi bari?”

“Hayır efendim, getiremedim.”

“Cehennemin bekçileriyle görüştüm. Onlar dediler ki: ‘Burada ateş olmaz, buraya ateşi herkes dünyadan kendisi getirir.'”


Hikayenin Derin Anlamı

Bu basit gibi görünen hikaye, İslam inancının temel prensiplerindenbirini çok güzel bir benzetmeyle açıklıyor: İnsan kendi ameliyle sorumludur.

Kendi Sorumluluğumuz: Cehennem ateşinin dışarıdan hazır bir şey olmadığı, her insanın kendi yaptıklarıyla onu “ürettiği” vurgulanıyor. Bu, suçu başkasına atmak yerine, kendi eylemlerimizin hesabını vermemiz gerektiğini hatırlatıyor.

Adalet İlkesi: Hiç kimse hak etmediği bir ceza almaz. Her insan, dünyada yaptıklarının karşılığını görür. Bu hem teselli verici hem de uyarıcı bir yaklaşım.

Fırsat Zamanı: Hikaye aynı zamanda umut da veriyor. Henüz dünyada olduğumuz sürece, ahiretimizi güzelleştirecek ameller işleme fırsatımız var.

Günümüze Mesajları

Bu hikaye, modern yaşamda da geçerliliğini koruyan değerli dersler içeriyor:

  • Kişisel Sorumluluk: Hayatımızdaki sorunları başkalarında aramak yerine, kendi katkımızı sorgulamak
  • Şimdiki Zamanın Değeri: Her günün, geleceğimizi şekillendiren bir fırsat olduğunu hatırlamak
  • Eylem-Sonuç İlişkisi: Yaptıklarımızın mutlaka bir karşılığı olacağını bilmek

Behlül Dânâ’nın bu hikayesi bize şunu hatırlatır: Kaderimizin asıl mimarı biziz. Her güne, ahiretimizi aydınlatacak güzel ameller ekleme fırsatı olarak bakabiliriz.

Sonuçta en büyük hikmet, bugünün yarının temeli olduğunu bilmekte yatıyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir