Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
İslam tarihinin hikmet dolu anlatıları arasında, Hazreti Süleyman‘ın adalet anlayışını gösteren bu hikaye, günümüzde de derin dersler barındırıyor. Tüm canlıların diliyle konuşabilen bu peygamberin mahkemesinde yaşanan olay, görünüş ile gerçek arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bir zamanlar, yaralı bir kuş Hazreti Süleyman‘ın huzuruna çıktı ve adalet talebinde bulundu. Kanadının kırıldığını ve bunun bir derviş tarafından yapıldığını söyledi.
Hazreti Süleyman, derhal ilgili dervişi huzuruna çağırdı.
Derviş kendini savunurken şöyle dedi: “Onu avlamak istedim. Kaçmadığını görünce üzerine atladım ve bu sırada kanadı kırıldı.”
Ancak kuşun cevabı, olayın gerçek boyutunu gözler önüne serdi: “Eğer avcı olsaydın kaçardım. Ama seni derviş kıyafetiyle görünce güvendim. Bir dervişten zarar gelmez sandım.”
Bu sözler, meselenin sadece fiziksel bir yaralanma olmadığını, aynı zamanda güvenin kötüye kullanılması olduğunu ortaya koyuyordu.
Hazreti Süleyman kuşu haklı buldu ve dervişin kolunun kırılmasına hükmetti. Ancak asıl şaşırtıcı olan, kuşun bu karara itiraz etmesiydi.
Kuş şöyle dedi: “Efendim, kolu iyileşince yine aynısını yapabilir. En iyisi üzerindeki derviş hırkasını çıkarın ki, benim gibi kuşlar aldanmasın.”
Bu anlatı, birçok katmanda önemli mesajlar veriyor:
Güvenin Kutsallığı: İnsanlar, özellikle manevi kişilere karşı doğal bir güven duyar. Bu güveni kötüye kullanmak, çifte günah demektir.
Görünüş ile Gerçeğin Farkı: Dış görünüş bazen aldatıcı olabilir. Asıl olan, kişinin iç dünyasındaki niyet ve karakterdir.
Gerçek Ceza: Kuşun önerdiği “ceza”, aslında toplumsal bir koruma önlemiydi. Sadece fiziksel acıyla değil, aldatıcı görünümden arındırmayla gerçek adalet sağlanabilirdi.
Bu hikaye, modern dünyada da geçerliliğini koruyor. Sosyal medyadan iş hayatına, kişisel ilişkilerden toplumsal rollere kadar, insanlar çoğu zaman “hırka” gibi dış görünüşlerle kendilerini tanıtıyor.
Gerçek değer, taşıdığımız unvanlarda, giydiğimiz kıyafetlerde değil; davranışlarımızda ve niyetlerimizde gizli.
Bu hikaye bize hatırlatır ki: Allah katında değerli olan, zahir ile batının bir olduğu samimi bir yaşamdır. Dış görünüşümüz ile iç dünyamız arasındaki uyum, hem kendimiz hem de etrafımızdakiler için en güvenilir yoldur.