Behlül Dânâ ve Adalet: Çarşının Görünmeyen Ağası

Behlül Dânâ‘nın hikmetli yaklaşımı, bu sefer adalet ve dürüstlük konusunda çarpıcı bir gözlem sunuyor. Çarşı-pazar denetçiliği gibi sıradan görünen bir görevden çıkardığı sonuç, toplumsal düzenin gerçek işleyişi hakkında derin bir ders içeriyor.


Hikaye

Halife Hârun Reşit‘in sarayında, bilge Behlül Dânâ bir gün huzura çıkarak vazife istedi. Hârun Reşit de ona çarşı ve pazar denetçiliği görevini verdi.

Behlül Dânâ hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı ve hepsinin olması gerekenden eksik geldiğini gördü.

Behlül fırıncıya sordu: “Hayatından memnun musun? Geçinebiliyor musun? Ailece huzurlu musunuz?”

Fırıncı her soruya olumsuz cevap verdi. Hayatında hiçbir şeyden memnun değildi.

Behlül başka bir fırına gitti. Orada da ekmekleri tarttı ve hepsinin olması gerekenden fazla geldiğini gördü.

Aynı soruları bu fırıncıya da sordu: “Hayatından memnun musun? Geçiniyor musun? Ailece huzurlu musunuz?”

Fırıncı her soruya mutlulukla “Evet!” dedi.

Behlül başka hiçbir yere uğramadan doğruca Hârun Reşit‘in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi.

Halife şaşırdı: “Daha yeni görev verdik, ne çabuk bıktın?”

Behlül açıkladı: “Efendimiz, çarşı pazarın zaten bir ağası varmış. O, ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış ve herkes hesabını ödemiş. Bana ihtiyaç kalmamış.”


Hikayenin Derin Anlamı

Bu hikaye, adalet ve mutluluk arasındaki güçlü bağı ortaya koyuyor. Behlül Dânâ’nın keşfettiği gerçek şudur: Dürüstlük sadece ahlaki bir değer değil, aynı zamanda huzurun ve bereketin de anahtarıdır.

İki fırıncı arasındaki fark çok nettir:

  • Eksik veren fırıncı: Mutsuz, huzursuz, geçim sıkıntısı çekiyor
  • Fazla veren fırıncı: Mutlu, huzurlu, geçimi yerinde

Behlül’ün “çarşının zaten bir ağası var” sözü, vicdanın en etkili denetim mekanizması olduğunu vurguluyor. İnsanlar vicdanlarıyla hesaplaştıklarında, dış denetime ihtiyaç kalmıyor.

Evrensel Bir Kanun

Hikayenin ortaya koyduğu bu durum, sadece o dönemle sınırlı değil. Günümüzde de gözlemleyebileceğimiz evrensel bir kanundur: Dürüstlükle yapılan işlerde bereket, huzursuzlukla yapılan işlerde ise huzursuzluk vardır.

Allah rızası için yapılan işler, maddi kazançtan çok daha değerli bir getiri sunar: İç huzuru ve ruhsal tatmin. Bu, kişiye hem dünyada hem ahirette huzur verir.

Behlül Dânâ’nın bu gözlemi bize şunu hatırlatır: En iyi denetçi vicdandır, en adil yargıç ise kişinin kendi kalbidir. Gerçek adalet, dış baskılarla değil, iç motivasyonla sağlanır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir