Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
İslam tasavvuf geleneğinin büyük ustalarından Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin yaşadığı bu olağanüstü hikaye, şeytanın ne kadar sabırlı ve kurnaz olduğunu gözler önüne seriyor.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, evliyanın büyüklerinden olup Bağdat’ta yaşamış büyük bir alim ve veli zattır. Bir gün kendisine saçı sakalı ağarmış, beli bükülmüş, oldukça yaşlı bir ihtiyar geldi ve:
“Ey Cüneyd, eğer kabul edersen sana mürit (tasavvuf öğrencisi) olmak istiyorum” dedi.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri:
“Tamam, seni bir şartla kabul ederim” dedi.
Yaşlı adam:
“Şartın nedir?” dedi.
Cüneyd:
“Ben ne emredersem itirazsız yaparsan, seni mürit olarak kabul ederim” dedi.
Yaşlı adam:
“Tamam, kabul ettim” dedi ve Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin dergahına hizmet için kolları sıvadı.
Aradan tam yirmi yıl geçti. Bir gün Cüneyd hazretleri yaşlı adama:
“Ey ihtiyar, feneri hazırla. Bu akşam seninle bir dostumu ziyarete gideceğim” dedi.
Yaşlı adam feneri yaktı. Bir süre sonra karanlık havada ve çamurlu bir yolda önde Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, arkada elinde fenerle ihtiyar adam yola çıktılar.
O esnada karşı yönden gelen bir başkası Cüneyd’e:
“Ey Cüneyd, senin gibi alim bir kimseye hiç yakışıyor mu ki, bu çamurlu yolda yürümekte zorlanan şu ihtiyarın eline feneri vermişsin de, ona eziyet ediyorsun?” dedi.
Cüneyd, yolcuya hitaben:
“Şeytanın eziyette olması gerekir” dedi.
Elinde fenerle çamurlu yolda yürümekte zorlanan ihtiyar mürit, elindeki feneri öfkeyle yere atarak:
“Ey Cüneyd! Sen benim şeytan olduğumu biliyor muydun?” dedi.
Cüneyd:
“Hem de bana geldiğin ilk günden beri senin şeytan olduğunu biliyordum” dedi.
Şeytan, geldiği günden beri kolladığı fırsatı bulduğunu sanarak hemen cevap verdi:
“Ey Cüneyd! Meğer sen çok büyük bir insanmışsın. Sırf sana bir vesvese verebilmek için yirmi yıl kapında köle oldum, çile çektim. Ancak bunu başaramadım” diyerek Cüneyd’in kalbine gurur vermek istedi.
Şeytanın bu ustaca şeytani manevrasını Allah’ın yardımı ile anlayan Cüneyd:
“Çabuk buradan defol ey mel’un! Zira kalbime gurur vererek bana yirmi yılda yapamadığın kötülüğü şu anda yapacaksın” dedi ve şeytandan Allah’a sığındı.
Bu olağanüstü hikaye bize birkaç önemli gerçeği hatırlatır:
Şeytanın Sabrı: İblis, hedefine ulaşmak için yirmi yıl boyunca sabırla beklemiş, hizmet etmiş ve fırsat kollamıştır. Bu durum, onun ne kadar kararlı ve sabırlı olduğunu gösterir.
Son Hamle: Şeytan, doğrudan vesveseyle başaramadığı şeyi, gurur vererek yapmaya çalışmıştır. En tehlikeli anlar bazen başarı sonrasında yaşanır.
Keramet ve Uyanıklık: Cüneyd-i Bağdadi’nin bu durumu fark etmesi ve son anda da şeytanın tuzağına düşmemesi, hem Allah’ın yardımı hem de manevi uyanıklığının bir göstergesidir.
Bizim İçin Uyarı: Görüldüğü gibi şeytan, evliyaullaha bile musallat olup onları dahi günaha sokmaya çalışırken, bizler onun şerrinden nasıl emin olabiliriz? Bu soru, her Müslümanın sürekli tetikte olması gerektiğini hatırlatır.
Bu hikaye, manevi yolculukta hiçbir zaman güvende olmadığımızı ve Allah’a sığınmanın önemini vurgulayan derin bir öğretidir.